Güven Serin arkadaşımızın Habertrak gazetesinde yayımlanan "Spora Bir Hizmet Daha" başlıklı yazısını aynen paylaşıyorum. Ayrıca çayımın ve sohbetimin demine yaptığı övgülere baştan teşekkür ederim.

Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğünün katkılarıyla 100. Yıl Mahallesinde bulunan Tenis Kortlarının altyapı, yenilenme çalışmalarından sonra güzel bir oluşumu kendi gözlerimle gördüm.

Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğüne ait olan altı tenis kortundan, 1,2,3 numaralı tenis kortları yenilendi. Bu onarım ve yenilenme çalışmaları geçtiğimiz aylarda tamamlandı. Şimdi yepyeni bir çalışma daha tamamlandı. İdare binası ve sporcu soyunma odaları ve duş-tuvaletler de tamamlandı.

İdare binası, sporcu soyunma odaları, tuvalet ve duş; bir tesisin olmazsa olmazlarıdır… Ve bu katkıyı sağlayan, katkıya gönül veren sporcuların çığlıkları; kortları, sahaları esas renklendiren, ses ve ritim veren insanlar; hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Biliyorum ki spor, istikrara, emeğe, iç huzura dayalı bir şeydir… İşte bu yüzden, ister devlet, ister şehirlere adanmış entelektüeller, aristokratlar olsun; şehirlerine, kasabalarına yapacakları en güzel onurlu davranışlarından birisi de spor tesisleridir…

100. Yıl Mahallesinde, kiraz, erik, salkımların, çim ve güllerin denize gurur taşımadan tepeden bakan kortlar diyarında yapılan bu yenilenme çalışmalarına katkı veren insanların isimlerini de saygıyla buraya yazmak istiyorum;

İl Müdür Vekili Hazan Kadir Kardaş’a, Spor Şube Müdürü Abdülkadir Kasab’a, Tesisler Müdürü Turhan Sevim’e ve bu yenilenmeye katkı veren, bir tek tuğla dahi taşıyan, en küçük fikir üretip de öne çıkmayan bütün sporseverlerin elini sıkıyor, gözlerinin içine bakarak teşekkür ediyorum.

Şehirlere, kasabalara yapılan bu hizmetler yeterli mi? Elbette değil… Şehrimizin nüfusu göz önünde bulundurulursa; kuytu köşelerde bekleyen kötü alışkanlıkların gençliği nasıl esir aldığını bilmeyen de yoktur. Bizler, ülkesini, şehrini, gençliğini ve her şeyden önce sağlıklı bir bedenin ne olduğunu düşünen herkes; sporu düşünüp, sporun içinde olmayı birinci vazife kabul edeceğiz…

Ama ilk önce iğneyi kendimize batırmak istiyorum. Bu şehre yapılan en önemli yatırımlardan en son olanlarından birisi de Olimpik Yüzme Havuzudur. Yüzme Havuzu, Fitnes ve Saunası ile insan sağlığına; hem bedensel, hem de ruhsal olarak olağanüstü katkılar yapabilecekken, katılımın nüfus ile orantı kurulduğunda yok denecek kadar az oluşunu neye bağlıya biliriz?

Tembelliğe… Kendimizi önemsiz görmeye… Yeterince tanıtıp özendirmemeye…

Aynı şeyi tenis kortlarımız için söyleyemem… Buradaki çabaların her geçen gün daha yaygın hale geldiği; bugün bu sporun içinde, bu tesislerin kortlarında her yaştan yaklaşık 400 kişi ter akıtıyor. Çığlıklarını insanca, insanın ruhsal dengesine katkı verecek ritimlerde görüyorum…

Roland Garros Fransa Açık Tenis Turnuvasını, Tekirdağ Gençlik Hizmetleri Tenis Kortlarında Özkan Papatya’nın sporcu ruhunun çaya yansıyan çayını yudumlarken izleme büyüsü içinde şunu gördüm.

Sporu yaygınlaştıran ülkeler, müziği de, dansı da, kısacası sanatı da yaygınlaştırmışlar… Tenis, bir sanat olayına dönüşmüş. İnsanlar; her yaştan insan, en güzel giysilerini giyip, hastanede alamayacakları terapiyi, hiçbir dinlence mekânı içinde bulamayacakları huzuru tenis seyrederken buluyorlar.

 

Gençlerin çoğunlukta olduğu, el ele tutunmuş insanların sporcuların taraftarı olmaktan çok sporun ahengine o harika figürlere, vuruşlara adanmışlıkları, her güzel harekete anında alkışlarla ;yeni bir uygarlık doğarmışçasına doğması insanlığın en azından bir bölümünün, bir zaman dilimine yansıyan bölümüne güzel şeyler bırakıyor oluşu her yudumladığım çaya ayrı bir tat kattı..

Bir tat daha var ki, onu Özkan Hoca ile çayımızı içip Djokoiviç ile Murray’ın yarıfinal karşılaşması esnasında iki genç çiftin huzur içinde ki maç keyfi oldu.

Kadın, günün diğer maçını da izlediği için uyuklamamak için kendini zor tutuyor. Erkek, kadının eline sımsıkı sarılmış; yirmi parmakları bir olmuş. Erkeğin başı, bebek huzur içinde kadının boynuna yaslanmış… Ve sahalarda, ter döken sporcular; kavganın, ölümcül olmayanını; insan bedenine yakışır olanı yapıyor;

Çalışmanın, hazmetmenin, soğukkanlı olmanın, insanın belirli bir eğitim, öğretim karşısında sezgileri de birleşince neler yapabileceğinin gösterisi Roland Garros Fransa Açık Toprak Saha ve o muhteşem seyircinin sporcu sezgileri kadar hızlı olan alkışlarında; bir de Özkan Papatya’nın çaya kattığı dem gibi sohbete kattığı dem de gizli…

 



587 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın